3. Bölüm

3. Bölüm

Sahne 1:

(Yaklaşık bir yıl sonrası. Ali’nin muayenehanesi veya çalışma odası. Ali masasında oturur, dalgındır. Saygın görünüşünün ardında bir yorgunluk ve karanlık vardır. Kapı aralığından Fatma’nın evin içinde kendi kendine konuştuğu, anlamsız sesler çıkardığı duyulabilir.)

(Yardımcısı veya bir hemşire içeri girer.)

HEMŞİRE: Doktor Bey, Fatma Hanım yine başladı. “Ahır… Ayşe… soğuk…” deyip duruyor. Sakinleştiriciyi verelim mi?

ALİ: (Gözlerini kapatır, başını sallar) Verin. Gözünüz üzerinde olsun.

(Hemşire çıkar. Ali masadaki Ayşe’nin fotoğrafına bakar. İç çeker. Fatma’nın sözleri onda bir şüphe uyandırmıştır.)

Sahne 2:

(Gece. Aynı ahır. Ali elinde bir kürekle toprağı kazar. Zorlanır ama durmaz. Sonunda küreği bir şeye çarpar. Dikkatlice toprağı eşeler ve çürümüş bir beze sarılı kemikleri bulur. Dehşet ve kederle dizlerinin üzerine çöker.)

ALİ: (Fısıltıyla) Ayşe… Yavrum… O serseri… Murat… Bunu sana o yaptı… Bulacağım onu… Cezasını çekecek!

Sahne 3:

(Zaman atlaması. Belki birkaç ay. Mahkeme salonundan bir kesit veya kasaba meydanında konuşan insanlar. Murat’ın yakalandığı, Ali’nin tanıklığıyla (belki dolaylı yoldan) suçlu bulunduğu, idama mahkum edildiği ve cesedinin tıp fakültesine bağışlandığı haberleri konuşulur.)

1. KASABALI: Duydun mu? Murat’ı asmışlar dün sabah. Doktor Ali Bey’in de sayesinde bulundu katil. Ne adammış ama!

2. KASABALI: Cesedini de tıp fakültesine vermişler ibret olsun diye. Doktor Bey ayarlamış onu da. İyi olmuş, çürüsün kadavrası!

Sahne 4:

(Tıp fakültesinin soğuk bir odası. Murat’ın cesedi otopsi masasındadır. Ali, beyaz önlüğüyle oradadır. Ali’nin yüzü ifadesizdir ama gözlerinde bir fırtına kopar.)

(Ali, prosedür gereği veya kendi isteğiyle, Murat’ın derisinin bir kısmını yüzer. Bu sırada aklı başka yerdedir.)

Sahne 5:

(Ali’nin çalışma odası. Gece. Ali, Fatma’nın eski eşyalarını karıştırırken tozlu bir günlük bulur. Tereddütle açar ve okumaya başlar. Yüzü dehşetle gerilir. Fatma’nın her şeyi yazdığı sayfayı bulur: Murat’ın suçsuzluğunu, Ayşe’yi nasıl öldürdüğünü…)

ALİ: (Günlüğü elinden düşürür, nefesi kesilir) O… O yaptı… Fatma… Ben… Ben Murat’ı… Kendi ellerimle… (Gözleri boşluğa dalar. Geç kalmıştır. Ayşe ölü, Murat ölü, Fatma evin bir köşesinde bir gölge gibi…)

Sahne 6:

(Final Sahnesi. Ali’nin çalışma odası. Masanın üzerinde, koyu renkli, pürüzlü bir deriyle kaplanmış bir kitap durur: Fatma’nın günlüğü. Ali, günlüğe dokunur. Yüzünde hiçbir duygu belirtisi yoktur. Belki bir kadeh içki doldurur. Oda sessizdir. Sadece duvardaki saatin tik takları duyulur. Ali, korkunç sırrıyla baş başa kalmıştır. Hem kurbanların celladı, hem de gerçeğin esiri olmuştur. Işıklar yavaşça Ali’nin üzerinde sönerken, sadece deri kaplı günlük aydınlıkta kalır.)

(Oyun Sonu)